Beyazıt’ın Önderliğinde Şehzadeler Arasındaki Rekabet

Osmanlının kuruluşunu takip eden süreç içerisinde, Osmanlıların genişlemesini sağlayan en önemli stratejik teşebbüslerden biri komşuları arasında yaşanan taht kavgalarıdır. Bunu çok iyi kullanmasını bilen Osmanlı Devleti kısa süre içerisinde beklenmedik ölçüde genişlemiştir. Osmanlıların tarihine ilahi bakış açısıyla baktığımızda Timur İstilası’nın yaşanmasına kadar geçen zaman da tarih sahnesinde yer almayı hak edecek düzeyde bir taht kavgasıyla karşılaşmıyoruz. Bu Osmanlının kuruluşunun ilk safhalarında ülke toprağının salt bey hanedanlarınca(şehzadeler) yönetilmesinden ileri geliyordu. Özellikle Kuruluş döneminin ilk padişahları olan Osman, Orhan ve Murat Bey’in taht mücadelesi epey şaibeli ve karanlıktır. Tek bilinen daha küçük yaşta olan kardeşlerin, büyüklerinin otoritasyonunu tasvip etmediğidir. Tarih kaynaklarında pek çok spekülatif bilgiler, Murat Bey’in iki kardeşini de katlettiği yönünde olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu bilgi hiçbir dönem tam olarak netlik kazanmadı. Netlik kazanan gerçek ise Murat Bey’in oğlu olan Savcı Bey’in bir ayaklanma çıkarttığı ve ağabeyi Beyazıt Bey tarafından öldürüldüğü gerçeğidir. Bu konuda Beyazıt Bey’in sicili kabarıktır. Beyazıt Bey’in babası Kosova da savaş sırasında hayatını kaybettiğinde durumu kendi lehine çevirebilme gayesiyle kardeşi Yakup Bey’i tahtta söz hakkını kullanmasına bile mahal tanımadan katletmiştir. Burada üzerinde durulması gereken durum henüz çiçeği burnunda olan Osmanlı Devletinde Osmanlı şehzadeleri arasındaki sürtüşmelerin iç savaşa sürüklenmeye sebebiyet vermemesidir. Bu durum bilinçli olarak önüne geçilen bir durum değil, bilakis tesadüfi olarak bilinmektedir. Beyazıt’ın yapmış olduğu “Kardeş Katli” Fatih Sultan Mehmet döneminde kanunlaştırılarak yaygınlık göstermiştir. Kardeş katlinin kanun halini alması belirli normatif kurallara bağlıydı. Padişah’ın ölmesiyle tahta hangi şehzadenin geçeceği konusunda kesin bir kural gözetilmezken sonucuna katlanma gayesiyle hanedanın her bir üyesinin ayaklanma hakkı vardı ancak başarısızlıkla sonuçlanırsa sistem gereği katledilirdi. Bu da çok kısa bir süre sonra takribi olarak 1402 ila 1412 yıllarına uzanan Fetret Devri’ni (Bunalım) haiz kılmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir