İstanbul

Her ressamın resmetmesi hayalidir şehr-i İstanbul’u, her vatandaşımızın da görme hayalidir. Gözlerimizi kapatıp şöyle bir düşünsek o kadar çok resim çıkar ki canlandıracağımız. Çamlıca Tepesinden aşağı boğaza kuş bakışı insanın içini rahatlatan ne güzel bir resim tablosudur. Ya da canı sıkılmış bir banktan denize doğru uçuşan, balık avlayan martıları izleyen, kıyıya vuran dalgalarda sıkıntısını sulara atan insan portresi de ne güzel bir resim tablosudur. İki kıta arasından bakıldığında eşsiz güzellikte iniltili çıkıntılı yamaçlarda camilerin resmi şehrimizin simgesi halindedir. Topkapı Sarayı önünde gelip giden kafileler ise başka bir resimdir. Bir ressamın çizebileceği o kadar çok malzeme vardır İstanbul’da yazmakla da bitmez çizmekle de…

Bir de görmek istemediğimiz yönleri var ki insanın içini karartan. Olumsuz hava koşullarında çöken yollar, su altında kalan araçlar, yıkılan iskeleler. Plansız yapılan şehir düzeni, dar yollar, bu dar yollara park edilen araçlar ve bu sayılan olumsuzluklarla günün nerdeyse her vakti trafik çilesi, artan araç sayısı ile birlikte yetmeyen yollarda meydana gelen trafik kazaları. İnsanlarımızın taşı toprağı altın deyip akın ettiği bu güzide şehrimizin olumsuzlukları da bir o kadar fazla ne yazıkki. Her ne olursa olsun adına şiirler, şarkılar yazılan, peygamber efendimizin “İstanbul’u fethedecek padişah ne güzel bir padişahtır.” diyerek şehrimizin ne mübarek ne yüce bir bölge olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir