KÖSEM VÂLİDE SULTAN CAMİİ

Kösem Sultan, iktidar mücadelelerinin yanı sıra hayır hasenat yapmayı seven bir kadındı. Çeşitli yerlerde yaptırdığı cami, medrese, külliye, han, hamam gibi hayır eserleri vardır. Bunlardan en büyüğü Sultan IV. Murat zamanında mimarbaşı olan Kasım Ağa (16 yy. ile 17 yy. arası yaşamış, İsatanbul’a devşirme olarak gelmiş ve mimarlığı Davud Ağa ‘dan öğrenmiştir) ‘ya   yaptırdığı Çinili Cami Külliyesi’dir. Daha sonra bu esere Evliya Çelebi tarafından “Kösem Valide Sultan Cami” ismi daha uygun görülecektir.

Çinili Cami Külliyesi, İstanbul’un Üsküdar semtinde Marmara, Haliç ve Boğaz’ı gören enfes bir konuma inşa edilmiştir. Boydan boya, pencere altlarına kadar Kütahya Çini’leriyle kaplanmış olmasından adını Çinili Camii Külliyesi olarak almıştır. Malum Külliye olması sebebiyle çok gelişmiş bir yapıdır. İçerisinde; cami dışında ,din bilimleri akademisi olarak nitelendirilen ve Osmanlı Devleti’nde en yüksek medrese aşaması olarak bilinen bir darülhadis, şimdiki ilkokula denk gelen bir sıbyan mektebi, çifte hamam, sebil, çeşme ve şadırvan bulunmaktadır.

Çinili Cami sonradan gelen camilere örnek teşkil edecek şekilde kare yapıdan ve tek kubbeden oluşturulmuştur. Tek minaresi ise istridye kalkeri diye de bilinen, deniz kabuklarından ve daha çok istiridye kabuklarından oluşmuş “küfeki taşı”ndan yapılmıştır. Küfeki taşının özelliği, doğal olarak bulunması ve kolay işlenebilir olmasıdır. Ayrıca havayla temas etmesi sonucu içerisine karbondioksiti alarak, minarenin zamanla sertlik, güç ve dayanıklılık kazanmasına sebep olmaktadır. ( Bu yüzden İstanbul’da sonrasında inşa edilen yapıların içinde ve dışında daima temel taş olarak kullanılmıştır.)

Cami içinde genel olarak; sümbül, lale, karanfil, bahar dalları, nar çiçekleri ve bulut gibi doğal motiflere yer verilmiştir. Kırmızı, mavi, yeşil, beyaz, firuze, mor gibi renkler ahenkle kullanılmıştır.

Motiflerde çeşitli tezhip sanatı kullanılmıştır. Çiçeklerin kaynağı anlaşılmayacak şekilde, yan kesit görüntüsünün kullanılarak motifin oluşturulduğu “hatai” tezhip sanatı, kıvrımlardan oluarak birbirine bağlanmış görünen ve uçları palmet ( yelpaze ya da palmiye) şeklinde yapraklarla bezenmiş “rumi” tezhip sanatı kullanılmıştır.

Rumi tezhip sanatı ayrıca Orta Asya’dan beri Türkler’in kullandığı ve Anadolu Selçuklu’ları döneminde daha da ustalaşılan ve Osmanlı Dönemi’nde de filiz ve yaprakların, hayvan motiflerinin kompozite edilerek süslemelerde kullanılan ve çok kullanılan bir tezhip sanatı olmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir